"Tasfiye Anlayışı İle Kurultay Yapılmak İsteniyor"

CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile kurultay sürecini ve verdiği soru önergeleri ile ülke gündemine taşıdığı gençlerimiz için büyük tehlike olan Bonzai ve Ödemiş Bozda

Reklam
Reklam

CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ile kurultay sürecini ve verdiği soru önergeleri ile ülke gündemine taşıdığı gençlerimiz için büyük tehlike olan Bonzai ve Ödemiş Bozdağ’da çıkarılmak istenen altın madenini konuştuk. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
- Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarına ilişkin açıklamalarınız oldu. Kısaca seçim sonuçlarını değerlendirir misiniz?-

- Seçim sürecinde yaşanan hatalar sonucunda Başbakan köşke gönderildi. İki turlu seçim, birinci turda çok aday göstermeyi gerektirir diye zamanında uyardık. Tam bir strateji felaketi yapıldı ve çatı adayla seçime girildi. Çatı aday hiçbir parti yetkili kuruluna sunulmadı. Hepimiz herkes gibi televizyondan öğrendik. Parti içi demokrasi yok edildi.Bu sonuç çatı adayın yanlışlığından kaynaklandı. Doğru olan birden fazla aday göstermemizdi. 20 milletvekili aday gösterebiliyor. Birden fazla aday gösterebilseydik Erdoğan ilk turda seçilemezdi.


- Kurultay süreci ile ilgili neler söylemek istersiniz?


Her yarış gibi bu kurultayların da eşit, adil ve mertçe yarışlara dayanması lazım. Ama ne yazık ki adeta bir baskın kurultay ilan edildi tarihi çok erken. Genel Başkan istifa etmeden bu yarışa girecek. Cumhurbaşkanlığı yarışındaki gibi çok açık, eşitsiz yarış var. Milletvekillerine konuşma yasağı getiren parti yönetimi il başkanlarına hatta onunla da yetinmeyip ilçe başkanlarına kendisi için destek ilan ettiriyor. Bu bile yarışın adil olmadığını yeterince gösteriyor. Yöneticilere düşen partiyi özgürleştirmektir. Aksi halde kaybeden partiyi tutsak hale getiren olur. Parti içi demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu süreçte kimin kurultaydan ne beklediği ortaya çıktı. Kurultay da değişim olacak deniyor. Biz ilkelerimizin üzerinde konuşulduğu bir kurultay yapmıyoruz. Genel merkez bir baskın kurultay, tasfiye anlayışıyla kurultay yapmak istiyor. Parti içindeki sıkıntıları konuşarak değil, hiç konuşmadan bu tartışmaları bitirmek istiyor. Bu yapılacak kurultay mertçe olmayan bir kurultay. Mevcut yönetim tasfiyeci bir anlayışla hareket ediyor. Ama CHP’nin 6 oku bu tasfiyeye izin vermez. Şu anda bazı şeyleri ölçebiliyoruz. Üyelerimiz 6 oktan vazgeçildiğini düşünüyor. Bu konuda parti tabanında büyük rahatsızlık var. Yukarıdan aşağıya işletilen bir sistem delege iradesine ipotek koymaya çalışıyor. Tasfiyeci zihniyet tabanı tavandan koparmaya yönelmiş durumda. Ben delegelerimizin bu gerçeği görerek hareket edeceklerini umuyorum.


- Meclis gündemine taşıdığınız ve ailelerin korkulu rüyası olan Bonzai ile ilgili hükümetin yeterli önlemleri aldığını düşünüyor musunuz?


- Maalesef bir gelişme yok. Öyle anlaşılıyor ki seçim hengamesi içinde etkili bir çözüm bulmak üzere çalışmalar yapılmış değil. Ülkemizde 2011 yılında görülmeye başlayan bonzainin can yakıcı haberleri bu konuda etkin, eşgüdümlü ve kararlı çalışmaları zorunlu kılmaktadır. Temini bu kadar kolay ve yaygın bir tehlike karşısında ilgili kurumların harekete geçirilmesi ailelerin ve toplumun da bu çalışmalarda desteğinin sağlanması önemlidir. Özellikle çocuklarımızın, gençlerimizin ve ailelerinin bu sinsi tehlike karşısında uyarılmaları, bilgilendirilmeleri bonzai ve diğer uyuşturuculara karşı mücadelede sonuç almayı kolaylaştıracaktır. İzmir’de ele geçirilen bonzai uyuşturucu maddesi İstanbul’dan sonra ikinci en fazla miktar. Bu durum İzmir için daha büyük tehlikelere işaret ediyor. Ve doğal olarak hepimizi de endişelendiriyor. Uyuşturucu maddelerin kaynağına ve geçiş yollarına karşı etkili ve kararlı çalışmalar yapılmalı. Kullanıcıların rehabilitasyon ve tedavileri sıkıp takip edilmeli, bunun dağıtımını yapanlar da en ağır cezalara çarptırılmalı. Çünkü konu bonzai ve diğer uyuşturucu maddelerle etkili bir biçimde mücadele edilmesi bakımından çok önemli. Dilerim hükümet çocuklarımız bu tehlikeden korumak için gerekli önlemleri bir an önce alır.


- İzmir’in çevre sorunlarına duyarlı bir vekili olarak Ödemiş Gölcük’te özel bir firmanın altın aramak için yaptığı başvuruyu Meclis gündemine taşımıştınız. Yöre halkından size destek firmaya ise büyük tepki vardı. Halkın tepkisi göz ardı edilerek firma bakanlıktan her şeye rağmen ÇED için olumlu bir rapor alabilir mi?


- Gölcük kış aylarında kayak ve dağ turizmi ile yaz aylarında da serin havası ve doğal güzellikleri ile bölgenin çekim merkezi. Ayrıca tarihi yerlere, eserlere olan yakınlığı ile yurt içi ve dışından gelenlerin uğrak yeri. Burası doğal bir cennet. Gölcük Gölü güneyinde bir kilometre mesafedeki söz konusu altın madeni sahası içerisinde kestane, zeytin, ceviz ve çam gibi yetişmiş ağaçların da yer aldığı binlerce ağaç var. Yani bu proje hayata geçerse, değişik türlerde ve yaşta on binlerce ağaç yok edilecek. Suyun her şeyden önemli bir yaşam kaynağı olduğunu biliyoruz. ÇED başvurusu kabul edilen projenin sahası Ödemiş’e içme suyu sağlayan kaynaklar için büyük bir tehdit konusu. Bu altını neyle ayrıştıracaklar? Siyanürle. Bunun için çökertme havuzları yapacaklar. Sonra arkasından haberler gelecek havuzdan sızıntı var, içme suyuna karıştı gibi birçok felaketi. Burası zaten altından daha değerli bir bölge. Bırakın kendi paha biçilmez değerini, bugünlere geldiği gibi gelecek kuşaklara da taşıyabilsin. Altın madenleri AKP’nin kalkınma modeli. Elde ne varsa sonuna kadar kullanalım mantığı var. Soma Faciası bunun örneği. Bu bir yağma. Bu tür yatırımlar için planlama yapılmalı. Doğal varlıklar için uzun vadeli plan mantığıyla hareket etmek zorundayız. 


- Yine İzmir’deki taşocaklarının yerleşim yerlerine yakın kurulması ile de ilgili soru önergeleriniz var. Bu konuda yapılan tüm protestolara ve imza kampanyalarına rağmen bu ocakların yerleşim yerlerine yakın olarak kurulmasındaki ısrarı neye bağlıyorsunuz? 


- Açgözlü ve talancı bir anlayışla ormanlık alanları, binlerce ağacı kesmek pahasına memleketin her köşesini ocak cehennemine çevirdiler. Taş ve kil malzemeler, ormanlık olmayan yerlerde çıkarılamaz mı? Bu iktidar döneminde, birileri daha az ulaşım maliyetiyle daha fazla rant kazansın diye önlerine gelen yere ocak izni verildi. Onay verdikleri yerlerin yurttaşlarının, doğal çevrenin, tarihî eserlerin ve su kaynaklarının zararına olduğunu dikkate almadılar. Yine benzeri bir uygulamayla karşı karşıyayız. Tamamen orman sahası olan bir yerde akla, mantığa ve hattâ Anayasa’ya sığmaz bir anlayışla kil ocağı açılması projesine izin veriliyor. Kil ocağı açılması izni verilen proje, halk sağlığı ve temiz bir çevre anlayışı temel alınarak, onarımı mümkün olmayan sonuçlar yaşanmadan durdurulmalıdır. Halk sağlığı, tarım alanları, su kaynakları, en önemlisi de binlerce ağacın kesileceği ormanlar ve içinde yaşayan türler dikkate alınmalı, onarılması mümkün olmayan sonuçlar yaşanmadan durdurulmalıdır