"1 Mayıs hepimize kutlu olsun"

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu 1 Mayıs İşçi Bayramı hakkında basın açıklaması yaptı

"1 Mayıs hepimize kutlu olsun"
01 Mayıs 2019 - 15:02
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu 1 Mayıs İşçi Bayramı hakkında basın açıklaması yaptı.

“Aliağamızın değerli işçi ve emekçileri, Platform bileşenlerimizin değerli üyeleri, Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs hepimize kutlu olsun.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri olarak her yıl olduğu gibi bu yılda 1 Mayıs’ta taleplerimizi haykırmak üzere alanlardayız.

Her ülkenin ulusal değerlerini yansıtan ulusal bayramları vardır ve o ülkelerde kutlanır. Her dine mensup halklarının dini bayramları vardır ve o dine mensup ülkelerde kutlanır.

Ancak tek bir bayram vardır ki, ulusu, dini, mezhebi ne olursa olsun dünyanın bütün ülkelerinde aynı anda kutlanır ve dünyanın bütün caddeleri, meydanları aynı anda dolar. İşte o bayram uluslararası işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’tır.

Başta Amerikan işçileri olmak üzere, uluslararası işçi sınıfının ‘8 saatlik iş günü’ mücadelesi ve bu mücadelede idam edilen işçi önderlerinin anılması için, Uluslararası İşçi Enternasyonalinin 1889 yılında almış olduğu kararla 1 Mayıs bütün dünyada işçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin taleplerini haykırdıkları, gücünü dosta düşmana gösterdikleri bir gün oldu.

Ülkemizde de Osmanlı’nın son dönemlerinden beri kutlanan 1 Mayıs, Cumhuriyetin ilk yıllarında da resmi olarak kutlanmış, ancak uzun süren yasaklı dönemlerden sonra, ilk olarak 1976 yılında işçiler alanlara çıkmış, 500 bin emekçinin katıldığı büyük Taksim 1 Mayıs’ı kanlı bir saldırıya uğramış, 1980 askeri darbesinin yasaklı yıllarından sonra ise 1989 bahar eylemleriyle birlikte işçiler 1 Mayıs’ta alanlara çıkmış ve 1991 yılından beri de yasal mitinglerle kutlana gelmiştir. Bütün bu mücadeleler sonunda AKP iktidarı 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Bayramı olarak ilan etmek zorunda kalmıştır.

Aliağa’mızın değerli işçi ve emekçileri…

2019 1 Mayıs’ına gelirken, ülkemiz sınırsızca uygulanan neo-liberal, dışa bağımlılığı artırıcı ekonomik politikaların sonucu olarak derin bir ekonomik krizin girdabına girmiştir. Türk lirasını aşırı değer kaybına uğramış, ekonomik büyüme yerini küçülmeye bırakmış ve resmi işsiz sayısı 5 milyona dayanmıştır.

Bu krizin sorumlusu değil mağduru olduğumuz halde, fatura yine bizlere ödetilmek istenmektedir. Açıklanan krizden çıkış programının en öne çıkan maddesi, kıdem tazminatının kaldırılarak Bireysel Emeklilik Sistemine entegre edilmiş bir kıdem fonunun kurulmasıdır.  Öncelikle iş güvencemizi ortadan kaldıracak olan kıdem fonunu asla kabul etmiyoruz. İşsizlik fonunun ne şekilde kullanıldığı ortadayken ve geçmişte de kurulan bütün ‘fon’ların akıbeti biliniyorken, kimse bize kıdem fonunu allayıp pullamasın! Kıdem tazminatımızı gasp eden, kamusal emekliliği ortadan kaldıran bu saldırıya dur demek boynumuzun borcudur. 83 yıllık kazanımımızı kimseye yedirmeyiz…

Soma’da 301 canımızı kaybedişimizin yıldönümü yaklaşıyor. Ama iş cinayetleri azalmak bir yana her yıl artarak devam ediyoruz. Krizi fırsata çeviren işverenler, işten atma tehditleriyle birlikte bizleri daha uzun saatler çalıştırarak iş cinayetlerine davetiye çıkarıyorlar. İşsizliğin ve iş cinayetlerinin azalması ve ortadan kalkması için, çalışma saatleri maaşlar düşürülmeden kısaltılmalı, ve işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri çağın bütün imkanları kullanılarak bir an evvel hayata geçirilmelidir.

Ücretlerimizden peşin peşin kesilen artan oranlı gelir vergisi bir yana, tükettiğimiz ürünlerin de büyük bir kısmı yine vergiye gitmektedir. Buna rağmen ekonomik programda hala verginin tabana yayılmasından bahsedilmektedir. Ücretlerden kesilen gelir vergisi en fazla yüzde 15’te sabitlenmeli, dolaylı vergiler kaldırılarak, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alındığı adil bir vergi sistemi kurulmalıdır.

Çiftçilere alım ve ucuz girdi desteği sağlanmalı, gıda ve temel tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalıdır.  Tarımda kendi kendine yeten bir ülkeyken, soğanı, patatesi, buğdayı ithal eden bir ülke haline gelmemizi sağlayanlar halka hesap vermelidir.

Kamu emekçilerine grevli toplu sözleşme hakkı tanınmalı, 3600 ek gösterge ayrımsız bütün memurlara tanınmalıdır. Hakkında mahkeme kararı olmadığı halde KHK’larla işinden edilen emekçiler bir an evvel zararları tazmin edilerek görevlerine dönmelidir.

Eğitim bilimsellikten uzaklaşmış, geriye gitmiştir. Öyle ki, gençler ilk fırsatta yurt dışına gitmektedirler. Parasız ve bilimsel eğitim esas alınarak, eğitim sistemi  yeniden düzenlenmelidir.

Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz vakaları ve kadın cinayetleri her geçen gün artmaktadır.  Kadına ve çocuklara zarar verenler hiçbir şekilde indirime tabi tutulmamalı, en sert şekilde cezalandırılmalıdır. Eğitim müfredatından başlayarak kadını aşağı cins olarak gören dil terk edilmeli, aile değil, Kadın ve Çocuk Bakanlığı kurulmalıdır.

Emeklilikte yaşa takılan işçilere verilen sözler tutulmalı, bütün işsizlere hiçbir şart aranmadan işsizlik ödeneği verilmeli ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandırılmalıdır. İşsizlik fonu amacı dışında kullanılmamalıdır.

1 milyon taşeron işçisine kadro verdik denilmesine rağmen, belediyelerde çalışan taşeron işçilere kadro hakkı verilmemiş, bu işçiler belediye şirketlerine geçirilmişlerdir. Ayrımsız bütün işçilere kadro hakkı verilmeli ve bir an evvel özgür toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır.

Son olarak, Aliağa’da Petrol-İş Sendikamızın örgütlü olduğu Tüpraş ve Ravago işyerlerinde devam eden Toplu Sözleşme görüşmelerinde işverenlerin uzlaşmaz tutumu iş barışını tehdit eder hale gelmiştir.  Çarşı pazardaki enflasyon ortadayken, işçilerin taleplerini kabul edilemez bulan Tüpraş ve Ravago işverenlerine sesleniyoruz. Esnek çalışma ve 3 yıllık sözleşme dayatmalarınızdan bir an evvel vazgeçin ve işçilerin ekonomik sosyal taleplerini karşılayın. Bilmelisiniz ki, her yıl açıkladığınız rekorlar kıran ciro ve kar oranları biz işçilerin alın teri sayesindedir.  Bizler sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz. Ve siz vermeseniz de, birliğimiz ve örgütlü gücümüz sayesinde hakkımız olanı alacağız. Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, bu mücadelesinde Petrol-İş sendikamızın daima yanında olacaktır.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri olarak bir kez daha haykırıyoruz. Ekonomik krizi biz yaratmadık ve faturayı da bize ödetemeyeceksiniz. Başta kıdem tazminatı olmak üzere, babalarımızdan dedelerimizden bize miras haklarımıza sahip çıkacak, insanca yaşanacak, barış içinde bağımsız, demokratik bir Türkiye mücadelemizden asla geri durmayacağız. 1 Mayıs’ta meydanları dolduran ülkemiz ve dünyanın bütün işçilerine selam olsun.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum