Çok geç olmadan karar vermeliyiz

Son günlerde meydana gelen terör saldırıları ülke olarak ne kadar kritik ve tehlikeli bir dönemden geçtiğimizi ortaya koyuyor

Çok geç olmadan karar vermeliyiz
23 Ağustos 2016 - 01:02
Son günlerde meydana gelen terör saldırıları ülke olarak ne kadar kritik ve tehlikeli bir dönemden geçtiğimizi ortaya koyuyor. 15 Temmuz da halkın darbeye karşı çıkarak hesapları bozmasını hesaplayamayanlar, şimdi halkı terörle cezalandırma yolunu seçtiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ ye karşı başından bu yana sürdürdüğü kararlı tutumun ne kadar önemli olduğunu son yaşadıklarımız doğrulamış durumda. Bu dönemde tüm vatandaşlarımız aralarındaki farklılıkları bir yana koyarak devletin yanında saf tutmalıdır.
Türkiye’nin son yıllarda kendi çıkarlarını ön plana alan politikaları başta Amerika olmak üzere batılıları rahatsız ediyor. Ortadoğu’nun kaynaklarını bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sömürmeye devam etmek isteyen uluslararası emperyalizm, kendi ayakları üzerinde duran ve politikalarını açıkça eleştiren bir Türkiye’yi zaafa uğratmak için var gücüyle saldırıyor. Bu dönemde parti, etnik köken, mezhep ve yaşam tarzı farklı olan tüm vatandaşlarımızın aynı safta yer almasından başka çaremiz yok. Türkiye de yaşayan aklı başında herkesin bu konuda ortak karar vermesi gerekir. Bu dönemde ayrılıkları kaşıyanların iyi niyetinden kuşku duymalıyız. Eğer 15 Temmuz sonrasında meydana gelen birlik ve beraberlik havasını koruyabilirsek terör dahil tüm sorunların üstesinden geleceğimize inanıyorum. Yeter ki çok geç olmadan karar verelim ve aynı safta kalmaya devam edelim.
Hassas davranılmalı
15 Temmuz sonrasında FETÖ’ye yönelik operasyonlar devam ediyor. Elde edilen bilgi ve belgeler tehlikenin büyüklüğünü ve vatandaşların dini duygularının nasıl istismar edildiğini ortaya koyuyor. Soruşturmayı sürüten savcıların FETÖ üyeleriyle, bu örgütle bağı olmayan ancak bir şekilde yolu kesişmiş insanları ayırma konusunda hassas davrandığını takip ediyoruz. Bu arada değişik nedenlerle suçsuz insanlarında FETÖ’cü olarak ihbar edildiğini de öğreniyoruz. Soruşturmayı yürüten yetkililerin gerekli hassasiyeti göstereceklerine ve mağduriyetlerin oluşmasını engelleyeceklerini düşünüyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na büyük görev
Son günlerde yaşadıklarımız Türkiye de gerçek anlamda dini eğitimin verilmediğini ve masum vatandaşlarını dini duygularının kendisini, hoca, imam, şeyh v.b. ünvanlarla tanıtan şarlatanlar tarafından istismar edildiğini gösterdi. Vatandaşlara dini ibadetlerini yerine getirmede öncülük etmesi için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendi personelini bile bu tiplerden koruyamadığı ortaya çıktı. Bir çok bakanlıktan daha büyük bir bütçeye ve personele sahip Diyanet’in de bu süreçte gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu teşkilatta çalışan personelin bilgi ve iletişim seviyesinin yükselmesi, vatandaşlara namaz kıldırmanın dışında dini konularda danışmanlık hizmeti de vermesi gerekiyor. Bunca imkana rağmen halkı aydınlatmayı başaramayan Diyanet görevlilerinin de kendilerini gözden geçirmeleri gerekir. Eğer insanlara gerçek din öğretilmezse, bazı tipler din adına halkı kandırmayı sürdürür. Bizim gibi pek çok insanda dini terimleri çok kullanan insanlara kuşkuyla bakmaya devam eder.
Olan çalışanlara oluyor
İzmir de devam eden FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan Ahmet Küçükbay’ın sahibi olduğu Kanal 35 TV geçtiğimiz günler de kapatıldı. Başka şirketlerine dokunulmadığı halde Kanal 35 in kapatılmasının hata olduğunu düşünüyorum. Diğer pek çok örnekte olduğu gibi kanalın başına bir kayyum heyeti atanarak yayın politikası ve gelirleri denetlenebilirdi. Böyle yapılsaydı 50 ye yakın gazeteci arkadaşımız işlerinden olmazdı. Olağanüstü bir süreçten geçtiğimiz için bu uygulamanın sehven yapıldığını ve önümüzdeki günlerde düzeltileceğine inanıyorum. Diğer türlü şirket sahibinin ya da yöneticilerinin yaptıklarından dolayı çalışanları cezalandırmanın adil olmadığını düşünüyorum. Dilerim hatadan bir an önce dönülür ve arkadaşlarımız işsiz kalmaktan kurtulur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum