Duygularınız, patalojik aşka dönüşmesin

Sevgililer Günü’ne az bir zaman kala pek çok kişi aşk üzerine düşünüp aşkın tarifini yapmaya çalışıyor

Duygularınız, patalojik aşka dönüşmesin
04 Ocak 2016 - 16:18
Sevgililer Günü’ne az bir zaman kala pek çok kişi aşk üzerine düşünüp aşkın tarifini yapmaya çalışıyor. Hatta aşkın bir hastalık olup olmadığı tartışılıyor. Öncelikle insan beyninde sevgi, aşk ve cinsel isteğin ortaya çıkmasına neden olan birçok merkez ve hormonal faaliyetler olduğunu bilmek gerekir. Ruhsal bir ihtiyaç olan sevgi ve aşk duyguları tümüyle beyinde gerçekleşir. Aşk en büyük hazzı ve enerjiyi veren ulaşılamadığında ise insanı derin üzüntü içinde bırakan bir duygudur. Bazen farkında olmadığımız bilinçaltı etkenler bile aşık olmamıza neden olabiliyor. REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, patolojik seviyeye gelip insanların yaşam kalitelerini düşüren aşk ve beyin arasındaki ilişki hakkında görüşlerini paylaşıyor.
Aşk acısı, derin bir melankoliye dönüşmesin
Yapılan araştırmalar sevgi ve aşk duygularının tümüyle beyinde gerçekleştiği yönündedir. Aşk, ulaşılamadığında ve derin bir melankoliye dönüştüğünde kişi aşık olduğu bireyi zihninde görmek istediği şekilde canlandırır ve hayatının merkezine koyar. Özellikle depresyona eğilimi olan kişilerde aşk duyguları daha yoğun yaşanmaktadır. Bu yüzden aşık olanlarda, serotonin hormonunun düzeyi, normal insanlara göre yüzde 40 daha düşüktür. Bu durum aşık olanların depresyona çok yatkın olduklarını göstermektedir.
Ortada aşkın neden olduğu bir acı varsa, bu daha derin ve yoğun hissedilmektedir. Beyinde depresyonla ilişkisi olan serotonin hormonunun az salgılanması aşk acısını dayanılmaz bir hale getirebiliyor. Serotonin hormonunun etkisiyle aşık olan kişi kendini depresif hissedip, yemeden içmeden kesilebilir. Kişinin uyku düzeni bozulabilir ve hatta psikolojik bozukluklar yaşayabilir. Aşktan dolayı üzüntü yaşayanlara antidepresan ilaçlar verilebilir ya da beyinde serotonin salgısını arttıran Manyetik Stimülasyon (TMS) da tedavide kullanılabilir.

Aşık olunduğunda, beyindeki Amigdala’nın düzeni bozuluyor
Prefrontal Korteks; psikolojimizi kontrol eden, sol alın bölgesinin hemen arkasında yer alan, bilardo topu büyüklüğünde bir alandır. Depresif hastalarda, bu bölgenin çalışması bozulur. Bu bölgede, kafatasına yapılan güçlü manyetik uyarımlar ile kontrolden çıkan bölgenin dengesi yeniden sağlanır. Aşk hali, Prefrontal Korteks’in dengesini bozabilir. Beynin içinde badem büyüklüğünde olan ve biri sağ diğeri sol beyin yarımküresinde olan Amigdala korkuyu kontrol eder. Aşk esnasında çekinceye ve korkuya neden olan Amigdala’nın devreden çıkması kişinin her zamankinden daha fazla risk almasına neden olur.
Aşkın takıntıya dönüşmemesi için, kişinin kendine zaman ayırması gerekiyor
Aşk nedeniyle yaşam kalitesi düşen kişi hem ruhsal, hem de fiziksel anlamada acı çeker. Kişi yaşadığı bu duygusal olumsuz deneyimleri yoğun bir şekilde yaşamış ise aşık olmaktan da korkabilir. Kişinin korkularını keşfetmesi ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için gerekirse bir uzmandan destek almadır. Kişinin patolojik bir şekilde sürekli o kişiyi düşünmesinin önüne geçmek amacıyla bireye kendisinin ne kadar değerli ve önemli olduğu anlatılmalıdır. Bireyin hayatının merkezine aşk olduğu kişiyi değil kendisini oturtması gerekiyor. Serotonin eksikliğinin daha çok üzüntüye yol açtığı da bilindiğinden; kişinin yeni hobiler edinmesi, kendisine gün içinde vakit ayırması, sosyalleşmesi gerekiyor. Ayrıca spor aktiviteleri serotonin düzeyini arttırdığı için kişinin sağlık durumuna uygun olan spor aktiviteleri yapması faydalı olacaktır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum