"Ülkemizi geleceğe taşımak zorundayız"

Roman açılımı kapsamında Başbakan Danışmanlığına getirilen ve İlk hedefi Romanlar ile ilgili istihdam yaratacak projeler gerçekleştirmek olan Metin Özçeri, hükümet ile Roman vatandaşlar arasında bir k

"Ülkemizi geleceğe taşımak zorundayız"
14 Kasım 2016 - 11:36
Roman açılımı kapsamında Başbakan Danışmanlığına getirilen ve İlk hedefi Romanlar ile ilgili istihdam yaratacak projeler gerçekleştirmek olan Metin Özçeri, hükümet ile Roman vatandaşlar arasında bir köprü olmaya devam ediyor.
- Siyasetle yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Ak Parti içerisindeki daha önce hangi görevlerde bulundunuz? Başbakan Danışmanlığına getirilme sürecinizi de anlatır mısınız?
8 yıldır AK Parti camiasında basamakları Allah’ın lütfuyla adım adım çıkarak bulunduğum noktaya geldim. İlk olarak Milli görüş teşkilatında uzun yıllar çalıştıktan sonra 2007 yılında AK Parti Konak İlçe Başkanlığı yönetim kurulunda yer aldım. Daha sonra iki yıl il yönetim kurulu üyeliği yaptım. 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde belediye meclis üyeliğine seçildim ve ardından kadrolu başbakan danışmanlığına atandım.
- İzmir Başbakanlık Ofisinde hangi faaliyetlerde bulunduğunuzu anlatır mısınız?
Kadrolu başbakan danışmanlığındaki görevim, hem İzmir Başbakanlık Ofisi’nde yapılacak faaliyetleri sürdürmek, hem sivil toplum kuruluşları (STK) ağırlamak ve İzmirlinin sorunlarını dinlemek. Bize aktarılan projelerini genel merkeze aynı zamanda başbakana iletmek. Bu konuda birçok arkadaşımızı gerekli bakanlıkları arayarak yönlendiriyorum. Bu durum İzmir için büyük bir şans, birçok şirket sahibi ya da projesi olan arkadaşlarımız bakanlıklara ulaşamadığında bize ulaşıyorlar. Arkadaşlarımız kendi sorunlarını birebir anlatabiliyorlar. Başbakanımızı burada misafir ediyoruz. İkinci görevim ise bildiğiniz üzere Türkiye'nin asli unsuru olan Roman toplumunun sorunlarıyla ilgilenmek.
- Söyleşilerinizde Roman toplumunun ülkemize büyük katkılar koyduğunu vurguluyorsunuz. Osmanlı'dan bu yana Roman vatandaşların ülkemizdeki yerinden bahseder misiniz?
Biliyorsunuz ki roman toplumu bin yıldan fazla süredir Anadolu topraklarında yaşıyor. Fakat roman toplumunu bu ülkede kimse tanımıyor ve sığıntı olarak görüyor. Roman toplumu Osmanlıdan ve özellikle Fatih Sultan Mehmet Han döneminden bu yana ülkemize çok önemli katkılar koymuşlardır. Mesela İstanbul'un fethi esnasında fethin arka planındaki kılıç, kalkan, top, gülle üretimini üstlenmişlerdir. Kadırgaları, urganları yapmışlardır. Dolayısıyla fethe büyük katkı koymuşlardır. Fatih Sultan Mehmet Han, birçoğunu ödüllendirmiş, Çanakkale'ye yerleştirmiş ve orada ikamet etmelerini sağlamıştır. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet Han orada roman toplumuna gerek kale yapımlarını gerek gemi yapımlarını inşa ettirerek onlara istihdam sağlamış. Yine Kanuni Sultan Süleyman döneminde balkanlara doğru fetih hareketleri başladığında Sultan Süleyman Han da Türkiye’den taşıdığı romanlarla orada Müslüman romanlardan kurulu bir uç beyliği oluşturmuş. Bugün Bulgaristan, Romanya, Yunanistan'da birçok roman vatandaşı bulunmaktadır. Bu bölgelerde yaşayan Romanlar Balkan savaşlarına büyük katkılar koymuşlardır.
- Roman vatandaşlarla ilgili yapılan faaliyetler neler?
Biz burada bir çalıştay yaptık. Bu çalışma oldukça önemli ve ülkemizde bir ilkti. Çalıştay yapıldığında buraya Türkiye'nin her yerinden romanlarla ilgili olarak araştırma yapmış olan bütün akademisyenler geldi. Orada bir akademisyenin Genelkurmay’a, “Çanakkale Savaşı’nda balkanlarda kaç roman vatandaşı şehit oldu?“ diye sordu. Gelen cevapta Balkanlardan gelen 3 bin vatandaşımızın Çanakkale'de şehit düştüğü belirtildi. Roman vatandaşlarımız, Türk Bayrağını kendine bayrak, bu vatanı kendine vatan yapmıştır, Türk milletinin bir parçasıdır. Buçuk millet değil, millet olmanın içinde bir unsurdur.
“Romanlar devletten nemalanmayan tek toplumdu“
- Ülkemizde Roman vatandaşların öncelikli sorunları neler? Sizce sorunların artmasını tetikleyen sosyolojik açıdan ne gibi etkenler var?
Etkenlere baktığımız vakit romanların ülkemizde birçok sorunları bulunmaktadır. Bunlar; eğitim, istihdam, barınma, önyargı gibi sorunlar. Nispeten sağlık sorunları çözüldü, genel sağlık sigortasının çıkması itibariyle sağlık sorunları en aza indirilirdi. Bu anlamda çok büyük bir sıkıntı yok fakat istihdam ve eğitim açısından çok büyük bir sıkıntı var. Bunun da tabi sosyolojik sebepleri var. Tespitlerim ise şöyle, sürekli önyargılarla boğuşan bir toplum olduğu için kendi mesleklerini yapmış ve meslekleri günümüze kadar gelmiştir. Sepetçilik, kalaycılık, maşacılık, hamamcılık, müzisyenlik, boyacılık gibi günlük işler ile kendi ailesini idame ettirmiş, devlete hiç yük olmamışlardır. Romanlar devletten nemalanmayan tek toplumdu diyebilirim. 2009 yılından itibaren dolayısıyla mesleklerin işlevini yitirmesi ile sanayi ve iletişim toplumu modeline geçilmesi ile artık el üretiminin bir önemi kalmadı. Dolayısıyla bu anlamda roman toplumunda çok büyük bir istihdam sıkıntısı oluşmaya başlandı. Roman toplumu bu önyargılarla uğraşırken içine kapanık bir toplum olarak kaldı. Dolayısıyla bu toplumun büyük sorunları var.
"Romanlar, önyargılarla uğraşırken içine kapandı"
- Roman toplumunun sosyal ve ekonomik anlamda yaşadıkları sorunları çözmeye yönelik çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Takdir edersiniz ki yapılan çalışmalar ancak belli bir plan çerçevesinde olursa başarıya ulaşır. Bu anlamda 2009 yılı içerisinde önce Kürt açılımı başlamıştı, sonra onu demokratik açılım çerçevesi içerisinde değiştirdik. Dolayısıyla bu konuda sıkıntısı olan roman vatandaşlarımızı da bu açılım içerisine aldık. Birçok çalıştay yapıldı ve hayata geçmesi için bir eylem planı olarak resmileşmedi. Hükümet kararı olmadan bunun hayata geçmesi mümkün değildi. Bunu gördüğüm için, bu senenin ilk aylarında 8 bakanlık ile beraber, bu konu ile ilgili görüşmelerimiz oldu. Bakanlıkların yanında uzmanlar ve müsteşarlar vardı. 3 ay boyunca bir çalışma yaptık ve sorunları beş altı kalem içerisinde ele aldık. En başta eğitimi aldık, çünkü roman toplumunu eğitim anlamında bir yere yükseltmedikten sonra hiçbir başarının gelemeyeceğini biliyoruz. Roman toplumunu önce bilinçlendirmek gerekiyor, çünkü eğitim konusunda bir bilinç yetersizliği var. Bu konuda mutlaka devletin çıkarmış olduğu mevzuatları uygulayarak bu konuda yol almamız gerektiğini biliyoruz. Eğitim, istihdam, barınma konularında yine küçük yaşta evlilik konularında, erken evlilik çok var. Burada çok önemli bir paradoks yaşıyoruz. Örneğin çocuk evleniyor, kendisi hakkında bir tutanak bir şikâyet olduğu vakit, bu çocukların yargı süreci başlıyor ve yedi, sekiz sene civarında ceza geliyor. Yasal bir düzenleme ile bu soruna bir çözüm getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eylem planı hazırladık ve cumhuriyet tarihinde ilk defa bu konuyla ilgili olarak 27 Nisan 2016 ya 10 sayılı yasa ile eylem planı yürürlüğe girdi.
- Eylem Planında yer alan çalışmaları hayata geçirmek anlamında zorluklar yaşanıyor mu? Çalışmalar nasıl sonuçlanıyor?
Bakanlıkların neredeyse tamamı var. Onların uzman kişileri, müsteşarları var. Bunlarla beraber üniversiteleri, akademisyenleri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)'nu ve Roman STK'ları dahil ettik. Bunlar bu eylem planını senede bir iki defa bir araya gelerek bunların uygulamalarını denetleyecekler. Bunların hayata geçip geçmemeleri konusunda tekrar projeyi uygulamaya çalışacağız. Bu konuda emeğim olduğu için, bu konuda bana yetki verenlere teşekkür ediyorum. Bireysel isteklere benim yetişmem mümkün değil, dolayısıyla roman STK'larında bilinçlendirilmesi gerekiyor. Topluma faydalı projenin hayata geçmesi gerekiyor. Bir veya beş yıl değil, en az onbeş yıl geçmesi gerektiğini ve hiç durmadan bu konuda çalışma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabi yine mevzuat çerçevesinde roman çocuklarına pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini düşünüyorum. Üniversiteye giden çocukların kendinden sonra gelecek olanlara örnek bir görüntü olması açısından rol model olması açısından önemsiyorum.
- Eğitim, istihdam, barınma, önyargı gibi sorunların çözümü konusunda öncelikli konu hangisi?
Bunlar sadece sahadaki çalışmalarımız. Bununla beraber yine Türkiye'nin muhtelif yerlerindeki sıkıntılar bana ulaşıyor. İstanbul'da geçenlerde Ümraniye ilçesinde bir vatandaşımızın arsasında kalan bir grup vatandaşın oradan çıkarılması istendi onların kiralarını ve taşınma ücretlerini temin ettirdik. Daha önceden de Çatalca'da kalan otuzun üzerinde susuz, elektriksiz yaşayan vatandaşlarımız vardı. Faturalarını ödeyememişlerdi, çocukların hali kötüydü, Onları oradan tahliye ettirdik kira yardımı yaptık. İstanbul Valisi Vasip Şahin bir proje gerçekleştirdi. Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin ev inşa etmesi ile ilgili projeyi yazdı ve bana gönderdi. Önümüzdeki günlerde aksilik çıkmazsa bu proje de uygulamaya geçecek. Ak Parti hükümetleri döneminde Türkiye'nin birçok yerinde konut yapılarak teslim edildi. Bu çalışmalar yeterli değil, çünkü roman toplumu bu sorunları ile yaşamaya devam ederse ilerde çok büyük risk grupları kendi içinde barınacak, şu an zaten barınmaya başladı. 5 bin kişilik bir mahallede bu işi yapan beş on kişiyi geçmez fakat romanlar uyuşturucu satıyor gibi bir algı oluşturuyor. Bu doğru bir algı değil. Birçok insan boyacılık ve hizmetçilik gibi işler yaparak alın teri ile hayatını idame ettiriyor. Bu nedenle istihdam etmek oldukça önemlidir.
- Roman vatandaşların toplum içinde yaşadığı önyargılar için söyleyecekleriniz nelerdir?
İdeolojik anlamda hiç bir zaman roman toplumu taraf olmamış ve her zaman vatanına sahip çıkmıştır. Yine 15 Temmuz günü yaşanan olaylarda bütün mahallelerde roman toplumu sokaklara çıkmıştır. Örneğin Tekirdağ'da tanklara roman çocukları tarafından yollara barikatlar kurup önleri kesilmiş ve geçit verilmemişti. Ona keza İstanbul’da, Balat’ta bütün roman çocukları ortaya çıktı ve sonucunda da Tolga adındaki bir gencimiz şehit oldu. Bütün illerde bulunan roman vatandaşlarımız meydanları hiç boş bırakmadılar. Dolayısıyla roman toplumu bu ülkenin asli unsuru ve parçasıdır Müslümandır ülkesine ve vatanına son derece bağlıdır. Artık bir şeyler yapılmasının zamanı gelmiş ve geçmek üzeredir. Bu açılımı başlattığı için de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyoruz bunu devam ettiren Ahmet Davutoğlu ve Sayın Binali Yıldırım'a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
- Son olarak, dünyada ilk defa başbakan danışmanlığına getirilen bir roman vatandaş olarak bu konudaki duygularınız neler?
Türkiye tarihinde ilk defa bir roman çocuğuna, en yüksek bürokratlardan olan başbakan danışmanlığı görevi Ak Parti hükümeti döneminde verilmiştir. Türkiye'deki yöneticilerin insana ne kadar güzel baktığını ifade eden bir harekettir. Ülkemizi geleceğe taşımak zorundayız. Sorunların çözümü için birçok kalem içerisinde çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu ülkenin bayrağına saygı duyan her vatandaş bizim insanımızdır, bizim vatandaşımızdır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum